Cumartesi, Ağustos 27, 2005

draft

tezin draft halini bastırdım. uykusuz gecelerin kağıda dökülüş anını seyrettim. yıllardır artık ahbap oldugumuz fotokopici oğuz yasak olmasına rağmen bi sigara içebilirsin dedi. nereden anladın keyifli bir halim mi var dedim. gözlerin şiş ama gülümsüyor dedi. bu durumdan istifade ortamı beş dakkikada duman altı yaptık oguzla.cay da soyledi.makinenin tıkır tıkır seslerini dinliyerek ictik çayımızı. ''ibrahim muteferrika bu makineyi gorse aglardı'' dedim barboros fotokopiden bir kahkaha yukseldi barboros bulvarına dogru.keyifli gündü.
şantiyede zoraki şeflik gunlerimiz başladı. hic hesapta yokken bin tane işten sorumlu olduk.canım sıkıldı biraz. azıcık aşım agrısız başımdan şaşmamak lazım. toplantı uzerine toplantı yapıyoruz. 10 gün kalmış bir iş icin 2 gunde 4 kez iş programı hazırlayıp verdik müdür beye.bizi mi deniyor nedir anlamadım. kaç gunde bitirirsin trafo bolgesini hakan bey.eee ben diyim 4 siz deyin 5. 4 mu 5 mi hakan bey. 6 olsun temiz olsun goksel bey.patron canını sıkma herseye hee de gitsin dedi.sistemli mi calısalım yoksa sallamayalım mı karar veremedim.acık kapı bırakırsanız bana, siz gelmeden girerim haberiniz olmaz sayın mudurum.
aksam yemek yemege gittim.kebapcının sahibinden tarabya otelinin nasıl guclendirildigini dinledim.baya da soru sordum adama.japon sistemi imiş,raylı imiş, amerikanlar girmis isin icine,3 senede bitmezmiş, satsalar 1 milyar dolar edermiş, miş de miş.vay bee diyerek yedim lahmacunları.bi sigara yaktım.denize baktım.koyu mavi rengine hasta oldugum, zeka tanrıçası minerva yine yuklemiş petrolü, hızla geciyordu boğazdan. 15 gun sonra gorusuruz dedim ona duymadı yine.döndüm geriye.basladıgımız yere.

Perşembe, Ağustos 25, 2005

eylül

zaman daraldı.eylül ayı herseyin ilacı.tez savunması, isin bitimi,tatil planları,son bir iki aydır surekli erteledigim hersey hep bu aya denk gelen tarihlerde.durup dinlenmeli biraz.bu kosturmaca neden.cok hırslı degilim aslında. sanırım inatcıyım.ne yapılacaksa bizde yapabiliriz i kanıtlamaya mı calısıyorum anlamadım.
aksam inince buralara, ne kadar yalnız oldugum dank ediyor kafama.konuscak birilerini arıyorum.bulamadıgım zamanlar da kendi kendime konusuyorum.yazma isine de buradan girdik sanırım.tum bu sitede yazılanları aslında bir kisiye anlatabilirdim eger olsa yanımda.insanın kendine mektup yazması ve dönüp dönüp onu okuması yalnızlıgın da otesidir demiş şair...
peki ne zaman kırılacak bu fasit daire.bilemiyorum.bilemedigi her seyden korkar insan.korkuyorum.onu bulsan sevecekmisin? sevecegim.daha once de sevmistin.bu sefer farklı akıllandım.ne degisti.hic bir sey degismedi.o zaman nasıl inanacagız sana.bu kez acele etmiyorum.kaybedecek bisey kalmadı diyorsun.yalnızlıgın otesindeyim zaten, buna alıştım, bozacak bir sey olacaksa bu durumu, buna değmeli.inanmıyorum sana.inanmazsan inanma...kaba olmayalım.gerekirse oluruz.sinirlerin bozuk senin.haklı olabilirsin.gozlerin neden cabuk dolar oldu son günlerde.bilmiyorum,hem nereden farkettin sen bunu.onu yaratan benim.sen kimsin.tanımlı degilim henuz.nasıl girdin oraya, nereden geliyor sesin.uzaklardan.sende mi uzaklardasın.iyi degilsin sen.farkında olmana sevindim, iyi olsam bunları konusmazdık.hadi git yat.yatamam cok isim var.bende kapatırım ısıkları.kapatamazsın cok fazla kafein aldım.hastasın hemde.ilac icerim.iyi sen bilirsin.bilirim...

Pazar, Ağustos 21, 2005

kabus

kabuslarla uyandım.kosarak odadan cıktım.su ictim.geri dondum.biliyorum ki tekrar uyusam yine gelecek.uyumamayı tercih ettim eski bir atasözünü dinleyerek.sonra sızmısım.ter icinde uyandım.gunes fena vuruyor sabahları yatagıma.geceyi aklıma getirmemeye calıstım.nefesim kesiliyordu aklıma geldikce.kimin ahını aldın dedi adam.kimsenin dedim.kimin ahını alabilirim diye gun boyu dusundum.bulamadım...
bir gece sonra aynı zamanlarda annecik fenalastı.tansiyonu dusmus.babam aniden uyandırdı beni.yerde yatıyordu annem.beni gorunce iyiyim korkma dedi.dondum kaldım.sogukkanlı olamadım.( hep bunla övünürdüm halbuki ) sonra kendine geldi annecik.aklımda bu gibi durumlarda ne kadar cararesiz oldugum geldi.kim anneyi o saatte doktora yetistirebilecek,evden asagı inmek 5 dakika surer.taksi duragı 10 dakika ( kosarak ), hastane 5 dakika,tam tesekkule ihtiyacın olsa 20 dakika ( gece ise eger , gunduz 1 saat) yasam bu kadar ince bir iplige mi bağlı...caresizsin...cok bunaldım...cok yoruldum...cok üstüme geliyorsunuz...

Çarşamba, Ağustos 17, 2005

eve dönüş

bakkala ugradım eve cıkmadan.browni,tropical mix meyva suyu,sigara ve agız ferahlatıcı kagıt gibi bir sey aldım.bakkaldan ; mahalledeki son durumu,islerin nasıl gittigini,ne zaman evlenecegini,fenerbahce nin bu seneki kadrosunu... biraz sıkılarak dinlesem de severim onunla muhabbeti.dunya ya daha farklı bakan insanlardan ogrenilecek seyler var hayatta.yeni yapılan apartman zil tesisatı canımı sıktı.zile basmak, kimlik soylemek gerekiyor kapının acılması icin.gereksiz guvenlik tedbiri dedim yoneticilik de yapmakta olan babama, sinirlendi.annem ;evde her sey aynı imis,az yemek yapar olmus,kahvaltıyı yalnız yapmaya baslamıs,artık yaslanıyormus,biz gidince kimle vakit gececekmis,kopegimiz de cok yaslanmıs,ona iyi bakıyormus( son gunlerde biraz hasta) havalar sıcakmıs,babam da yaslandıkca cenesi durmaz olmus,memlekete gitmek istermis ama babamı ikna edemezmis,hem cicekleri kim sulayacakmıs, apartmanda dogru duzgun komsu kalmamıs,denize girmemden korkuyormus bogazda denize giren bilmem kimin oglu benim yaslarımda boğulmuş,sigara icmemeliymisim...falan mıs filan mıs.uykulu gozlerle ve esneyerek dinledim annemi.hepsi duzelecek uzme kendini gibi basit cumleler kurabildim ancak.babam daha ciddi konulardan girdi.tez nasıl gidiyor,binanın catısını yaptırdım soyle iyi oldu.acaba sikadur monotop kullansak alt komsuya giden suyu kesebilirmiyiz,fiyatını sorsana,bize santiyeden bir kac gunlugune hilti getirsene,askere kısın git daha iyi olur,aldıgın paraları nereler de yiyorsun essolessek,bilmem kim kat karsılıgı bina yaptıracak projesini sen ciz.git sakal trası ol bu ne kılık.saydı da saydı.cok fazla esneyemedik karsısında.gidip tras olayım bahanesi ile kactım yanından.ablam yakaladı.ev tutacakmıs, hangi semtten olsunmuş.esya almıs bilmem ne marka bilmem ne taksitle.dugun icin mali destek verecekmiymisim ona.saydı da saydı.sozler vermek sureti ile uzaklastım yanından.koridorda kopege rastladım.senin ne derdin var anlat bakalım dedim.anlatamadı.kafasını sevmem yeterli oldu.marketten aldıgım kopek mamasını sevmemissin dedim.anlamadı.gittim yattım.off ne cok yorulmusum.saati kurdum.yastıgı duzelttim.vantilatoru ayarladım.uyudum.beni soracak olursanız iyiyim sevgili annecigim,babacıgım,ablacıgım,cesiciğim...

Pazartesi, Ağustos 15, 2005

bilinc akısı episode.2

sabah kahvaltısını yapan karabatak,ruzgarlarlı hava,karsı kıyıdaki garip apartman,bogaz gecis sistemi,buyuk gemiler,kucuk insanlar,teknesini yıkayan miço,midye ayıklayan sarapçılar,sahilde gezinen araplar,sabah ezanı ninni mi ? uykusuzluk,cigerlerde bir agrı,bir yerlere biri beni mi andı,kulak cınlaması,uzerimdeki agırlık,oglen uykusu,aksam mesaisi, gök gürültüsü,yagmur serinligi,suların derinligi,yalnızlık türküsü,kahve molası,aromalı sigara,bilgisayar ekranı,televizyonsuz hayat,uzak bilgisayar baglantısı,cep telefonu,aradıgımız kimselere neden ulasılamıyor,bekledigimiz cevaplar neden verilmiyor,beklenen deger,seni kimseler beklemezken bekliyecekmiydim,oyle mi soz vermistim,denize atılan tas,uzun omürlü süt,kısa ömürlü insan,dağın yamacındaki kayalık,gunesin altında kuruyan otlar,bahcedeki sandal,dagınık masa,dagınık oda,dagınık calısma,ilkeli olma,hayatta en hakiki mursit ilimdir,basıma bu çorabı oren dilimdir,en guzel tatil beldesi didimdir.bos zaman,dolu zaman,bos kafam,dolu kafam,doldur bosalt ortalar ceza sahasına,hava toplarına hakim takım kurmalıyız,sevgilim mektup gondermis baslıksız,karanlık gece,karanlık yuzler,her masa dolu,iciyor insanlık,bir bira soguk olsun,oturalım bir yerde havadar olsun,konusalım biraz manidar olsun.kafiye sorgusundan cıkmalıyım.
şimdi deniz kıyısında bir çocuk, tuz kokulu, büyür çığlık çığlık, ve dalga dalga, akşamla siner hüzün denizden öğrendiği hayatını, rüzgar alır götürür gelinlik kızlar gibi ışıklı limanlara... şimdi deniz kıyısında çocuğum bir geminin büyülü bir kutsallıkla geçişinde boğazdan, martıların kanatlarında, hiç sönmeyen gözlerinde balıkçıların. şimdi deniz kıyısında bir çocuk, deli diyorlar, ne rüzgar üşütür onu, ne ürkütür yıldızlar. şimdi deniz kıyısında, kıyısında, başucunda hayatının bir çocuk. şimdi deniz kıyısında geçiyor günler, deniz siliyor her şeyi, bu kıyıda hayat kalıyor, ve sular çürümeden. şimdi deniz kıyısında uzanmışım kumlara başımda bir bulut, ay görümlük, tadımlık, duyumluk koca evren, insan ne kadar küçük.... şimdi tüm kıyılarında hayatının tuz kokulu çocuklar, karışıp denizin çığlıklarına soluk soluğa, ömrümüzün baharı geçiyor günler...

Perşembe, Ağustos 11, 2005

buralardan gitme

sabahlara kadar beklerdim.günesin doğusunu gormeden yatmaz olmuştum.biliyordum ki sende aynı gün dogumunu beklerdin o saatlerde.sonra uykuya dalardım.bıraktıgım yerden devam ederdi oyku.karsılaşırdık senle.uykulu gozlerimizi ovuşturarak.yuzunde duru bir guzellik olurdu.utanırdım kendimden.daha erken kalksaydım daha yakısıklı cıksaydım karsısına diye.canın sıkılırdı hemen.gunu programlardık.gidilecek yerler hep aynı olmasına ragmen sevinirdik.yol boyu yarın nereye gidebiliriz i dusunur yine aynı yerleri sayardım sana.sen gülerdin halime.gecip giderdi zaman.hava kararırken evine bırakırdım seni.sokak lambasının altında senin odanın lambasının yanmasını beklerdim.perdeyi acıp bana son kez bakarken yuzun kalırdı aklımda sabaha dek.gecmezdi zaman.bitmezdi icime cektigim duman.hayallerimi kagıtlara doker olmustum.tarihleri sıralamıstım.sistemli bir calısma icinde idim gelecege dair.seni alıp gidecegim gun bile belli idi.ama bunu sana hic soylemedim.cocuksu bir durusun vardı.anlamazdın bazen ne oldugunu, neden bahsettigimi... ama ilgiyle izlerdin beni.herseyi istiyordun benden her seyi vaad ediyordum sana.aglardın bazen soylemezdin sebebini.seni yalnız bırakırdım o zaman.donerdin tekrar bana yuzunde aynı gulumseme ile.
sonra sen buyudun.zaman buyudu.akıp gecti hersey onumuzden, elimizi uzatamadık.gitmeliyim dedin... gittin.gitme diye yalvardım sana dinlemedin...geriye dondugunde beni bulamadın.ilk defa nefret etmisstim senden.aramadın aramadım sormadın sormadım.kucuk kanatları ile hic tanımadıgı bir dunya da konacak dal bulamadı kendine serce.düştü olduğu yere.dustugun yerde ben yoktum.haberim yoktu.olsaydı gelirdim.ama izin vermedin buna.simdilerde senin kokuna tanıdık bir koku duysam, aklıma hep o kucuk serce gelir pırrr diye gecer kafamın uzerinden...

Çarşamba, Ağustos 10, 2005

şantiye




saclarım kirlendi tozdan.ellerim hicbir yere dokunmasam da kirleniyor.ustum basım berbat. is elbisesi,ayakkabısı ayarlamıstım kendime bir aralar ancak sabahları giyip aksamları cıkarmaktan usenir oldum.bu karar bana pahallıya patladı.iki ayakkabı 3 pantolon harap oldu.canım sagolsun.is makinelerinin yanında konusmaktan ses tonumun acayip yukseldigini farkettim.sessiz bir ortama girince sesime hakim olamadıgım anlar oluyor.kufure alıstım fazlası ile.yaklasık 50 erkegin oldugu bir ortamda kufursuz konusmak imkansız gibi.eve gidince bazen refleks olarak agzımdan kacırıyorum, annem duymamazlıktan geliyor,peder kaslarını catıyor ben boynumu bukuyorum.cevresi insanı hemen degistiriyor.mutsuz degilim bu durumdan ama koreliyor insan hep bu sekilde.
mesai saatinde kirli, paslı, yırtık elbiseli işçileri is makinası gibi goruyorum.surekli emir veriyorum.al,getir,kır,temizle,duzelt,dondugumde bitmis olsun, sahayı terk et.surekli emir vermeye alıştığından tembellesiyorsun bir sure sonra.evde ablamdan su isterken emir cumleleri kullandıgımın farkına kafama attıgı terlikle vardım.bir sabah izinliyken, anneme 'saat 10 da kalkarım,kahvaltım hazır olsun' dedim utanmadan...
aksamları mesai bitince tum isciler yıkanıp temiz kıyafetlerle cıkınca karsıma sasırıyorum birden.gunduzleri kirli elbisesi ile beton doken cocuklar,aksamları tertemiz elbiseler, joleli sacları ile kız tavlamaya cıkıyor tarabya sahillerine.kolay gelsin diyorum,onları bu sekilde gorunce seviniyorum .ekmek parası dedikleri sey bu olmalı.insanlıgın yasam savası suruyor hergun, farklı hallerde ve pozizyonlarda ama ortak noktalar hep aynı...

Pazartesi, Ağustos 08, 2005

format

format çektim bilgisayarıma.çok şey doldurmuşum içine.kendi kendine göçmeseydi, belki de doldurmaya devam edecektim.dosyalama sistemi ile aram iyi degil.herşeyi her klasörun icine atabiliyorum.masaüstünde yığınla dosya oluşuyor.makine isyan edince bu duruma, toptan temizlik yapmam şart oldu.format anından once, kurtarılması gereken belgelerim vardı.hepsini yedeklemeye calıstım ama olmadı.izin vermedi sistem.bazı dosyaları paylasıma acmadıgım icin kurtarılamadan silinip gittiler.temizlenince hersey, makine daha hızlı calısmaya başladı.hele xp nin ilk kurulumundan sonra ki, tertemiz masaustu nu gordugumde arınmanın verdigi huzuru yasadım.bi sigara yaktım.
format çekecegim beynime.çok şey doldurmusum içine.kendi kendine göçecek bir gün.doldurmaya da devam ediyorum.sitemli ve düzenli değilim.herşeyi her olayla karıstırıyorum.gözümün önüne yığınla resim geliyor gecmise dair.bedenim isyan edince bu duruma, geçmişe göz atmam şart oldu.unutuş anından once, unutulmayacak herseyi son kez anımsamalıyım.bazı anıları paylaştığım insanlar simdi yok oldugundan,silinip gidecek ne yazık ki.bunu başarırsam daha mutlu yasayacakmısım gibi geliyor bana.geçmişi silip arınabilirse eğer gelecege daha umutlu bakabilir bu kararsız ruh.yeni ask,yeni iş, yeni dostlar,yeni ayrıntılar,yeni hayaller,yeni hersey icin yer açmalıyım...ne zaman silinirsiniz onu bilemem...

Cuma, Ağustos 05, 2005

modların superpozisyonu

yine huzun aksamları yasar oldum.herseyin iyi gittigi bu gunlerde bu huznu yasamak kotu.acı veriyor bazı seyler hala daha.dilimde damagımda bir kuruluk olusuyor.sıkılmaya basladım tek duzelikten.her gece aynı mesai aksamlarına gömülmek icimi kararttı.bitmesi gereken sorumluluklarım var.bunun dayanılmaz stresi sanırım icimi bunaltan.uzak kaldım insanlardan yine bu gunlerde.canım cıkıp gezmek dolasmak ister.ama nafile..gunesin altında yeni bir sey aramak anlamsız mı ?
modların superpozisyonunu uygulamalı belkide yasama dair ayrıntılara.zamanları farklı maksimum etkileri tek bir zamana indirgemeli.tanımını yapmalı onceden hayattaki en buyuk acıların.hepsini kapsayan bir zarf egrisi cizmeli once, oyle cıkmalı yola.
sessiz kalıyorum cogu zaman cogu yerde.aslında anlatılacak bir cok sey varken.yargı cumleleri duyuyorum insanlardan, aldırıs etmiyorum.sen nasıl biliyorsan oyle olsun diyorum.tartısmak anlamsız.denk kuvvetler yoksa savasta, yenilgiyi kabul edeceksin.gercegin ne oldugunu bilmiyorsa bir kisi, ona gercegi carpıtarak aktaracaksın.varsın oyle bilsin. gelirsen giderim,gidersen ardından bakmam.kurarken kafamdan en paronayak dusunceleri, onlar bunun farkında degil.bu zevkli.ice donuyorum yeniden.kendi kurdugum kurmaca dunyamda zaman zaman mutlu olmak yetiyor bana.gerisi pek te onemli degil.
sevgiye ve sevilmeye ihtiyac duyuyorum.el ele yuruyen ciftler goruyorum sahilde.biz yurumedik mi hic ? yurusek te elini ne kadar sıkı ve inanarak tuttuk yanımızdakinin.sanırım hic inanmadık.hep bir huzursuzluk durumu hakimdi .hep sahte sevgiler yasadık.kendi kendimizi kandırdık.bu yuzden uzdum onları... cok kısa surede.simdi pismanım.istersen hic baslamasın bu hikaye eksik kalsın... demeliydim.yuzlerde bir anlam aramayı bırakırsam daha saglıklı olacak sanırım....