Cuma, Aralık 18, 2009

taşınma

8.kat tuşuna bu sefer dalgın ve uzun bastı.Kafasında başka birşey vardı ama hatırlayamadı.Emlakcıdan emanet aldığı, anahtarı deliğe yerleştirirken buruk bir şeyler yaşadı.Yaz ayları geldi aklına.Evin kokusu.Havasız kalırdı çoğu zaman, ilk hareket kocaman pervazı açmak, sanayi sitesine doğru bakmak olurdu.Dumanı tüten işletmeler hep ilgisini çekerdi.Köhne, darmadağınık sanayi tesislerini anlamaya çalışır, her daim takdir ederdi.Alman disiplini ile yapılmış devasa fabrikaları sevmezdi.Fazla robot, fazla mekanik gelirdi gözüne.Aynanın karşısına gelmişti bunları düşünürken.Kısa süre kalmıştı evinde.İlk taşındığında tam tersini düşünürken planlar değişmişti.
Küçük bir tesadüfle basladı hersey.Mevsimlerden bahardı ve kuraklık yoktu o sene. Yeni yeşeren herşeye izin vardı. Kocaman kalabalık bir sehirde, serin bir vakitte, herkesin gittigi bir mekanda sohbet ediyorlardı.Yeni bir yüz vardı karşısında ve anlamaya çalışıyordu. Rahat biriydi genelde ama bazen heyecanlanıp ne söyleyeceğini unutuyordu.Sigara yaktı bir tane daha. Etrafı olup biteni süzdü. Müziği dinleyip kalktılar. Yine kalabalık içersine girildi.Adımlarını ona göre ayarladı. Başka bir yere davet edilmişti.Hemen bitmemişti. Bitse taşınma başlamayacaktı.
Masa, koltuk, buzdolabı, tv ve yatak yeterli. Küçücük evi kolayca doldurdu. Birkaç küçük eşya lazımdı, ama erteledi. Evin içinden ziyade kalbi dolup taşıyordu o günlerde...

Salı, Kasım 03, 2009

deli çoban

Bir zamanlar köyün birinde bir çoban yaşarmış ile başlamak isterim cümleme. Hikaye anlatmak isterim uykulu tüm gözlere...
Şöyleki ; çoban koyun sayarmış, bulutlara bakarmış, ağaç dallarından kendine heykelcikler yaparmış,( pek tabii kaval yapmaktan sıkıldıgını anladıgında artık başka bir şeyler yapmanın da zamanı geldi sorgulaması üzerine, heykele, plastik sanatlara yönelmeliyim güdülenmesi ile başlamış küçük heykel çalışmalarına) , kuzu sesi sorusunu beklermiş bulmaca çözerken, yalnızlıktan üşürmüş, boş vakitlerimi nasıl değerlendirsem diye gezinip dururmuş meralarında, dağlarında memleketimin. Vakit bol bulunan bir şey olsa bile dağda, o vakti çok kıymetliymiş gibi davranırmış .Bıraksanız tertipli biri olup çıkıverirdi şehirlerinizde ama bırakmadınız ki, ilk okula başladı, okumayı sökerken aldınız verdiniz koyunun kuzunun peşine elemanı.Neyse....Tesis çok önemli, nice cevherler var böyle yitip giden....neyse demiştik uzatmıyacağım konuyu. Vakit diyordun ya işte oldu aksam ile geri döneyim dalgaların kıyılara çarparak herhangi bir makamda bir şarkı söylediği akasya kokulu sabahlarıma. Çok tertipli demiştik ya ordan devem edeceğim.
. Çobanın günlüğünü, - o küçük kenarı buruşmuş , üzerinde kırmızı bir yarış arabası resmi olan, tek ortalı - ele geçirirseniz ilk sayfalarında özenle yazılmış ( sonraki sayfalar daha kargacık burgacık yazılarla dolu ) saat bazında günlük eylem planına da ulaşırsınız.Aynen aktarıyorum.
saat 5.30 kalkılacak bismillah
5.45 el yüz yıkandımı
5.48 azık torbasına çökelek ve ekmek koy
5.52 Sobanın ateşini harle
6.00 Ekmekleri kuzineden çıkart
6.05 Radyoyu aç
6.25 Ağılın kapısında olmak için son vakit
6.30 Kuzuları analarından ayır
6.42 Köpeğin yalını ver
6.49 Caminin önünden su doldur bir sigara yak
7.00 İşe giderkeni dinle
7.45 Malları meraya sal ve ağacın altına otur
7.55 Önce göz ile sonra el ile malları sayıp emin ol
8.00 Ağacın altına otur
11.45 Kaval çal
12.00 Türkü söyle
12.30 Öğlen yemeği
13.00 Sigara iç
13.20 Heykel yont
14.05 Bulmaca çöz
14.25 Bulutları seyret, hava tahmini yap
15.48 Köpeği sev
16.45 Koyunları suratlarından tanımaya çalış
17.15 Eve dönerkeni dinle
18.00 Sobanın karsışında çorbanı iç
19.00 Radyoyu aç, elma soy
20.25 Tütün sar
21.00 Allah rahatlık versin

Salı, Haziran 23, 2009

güneş yanığı

kırpırdamadan durmaya çalışıyor ama beceremiyor gibiydi.burnuna sinek konsa dagılacaktı kurdugu kurmaya çalıştıgı heykelimsi duruş-düzen.saygı belirtisiydi yaptıgı ama kime ve neden saygı duydugunu da bilmemekteydi.annesi gelmisti aklına ilk durmaya başladıgı andan beri.motive etmeye çalışıyordu kendini.burnuna dometesli pilav kokusu gelmişti bile.cacık da yapmışmıydı acaba.buzları içinde yüzen naneli.
ter damlaları sırtından öyle bir yol bulup iniyorduki, kuyruk sokumunda birikinti olmuştu.kaskatı kesilen ellerini hissetmek için, parmaklarını küçük küçük haraket ettiriyordu, put imajını zedelemeden- kimseler gormeden.bir saatle sınırlamıştı kendini ama aslolan 3 saate yakın durmaktı.bir ifade bicimi bir varoluş meselesi yapmıştı bu durumu kendine.
sofra bezi yere serilip, üstüne büyükçe bir tencere ters çevrilip, sini konulunca üstüne, yemek masası hazır olurdu.kasık ve catallar toplu bir sekilde bir kenara bırakılırdı.tencere ortaya gelince yemek başlar ve biterdi.sofra bezi yere bagdaş kurulup oturulunca dizlerin üstüne çekilir böylelikle dökülen yemek elbiseleri kirletmezdi.cok şükür bugun de dogduk final cümlesinin ardından kalkılırdı.ayaklardaki uyuşmanın geçmesi için kısa bir süre kanepede oturur, ayaklarının altını cimcikletirdi ablasına.
12 ye dogru gunes iyice kızartmaya başlamıştı ensesini.kızartma kokusu alıyordu simdi de.patlıcan ve çarliston biber kızartması, domates sosu üzerinde.biraz ekmek bir de kola en guzel yaz yemegiydi listesinde.kendi hazırlıyordu artık.kendi evi kendi düzeni vardı.kalabalık dagılmış yalnız basına kalmıştı.5 sene olmuştu annesini görmeyeli mutfakta.hali hazırda iyi ahçı sayılmasa da kendi karnını doyuracak düzeyde yenebilen yemekler yapabiliyordu.yenebilen içilebilen kısmına kanaat getirmişti.Gözleri birden karardı.sıcak,susuzluk ve açlık çarpmaya başladı.başı dönüyordu.kule yıkılıyor.yıkılmamalıydı.kule kalmalıydı.olmadı.düşeyde görünce ufuk cizgisini düştüğünü de anladı.sonra hava tamamen karardı.başarısızlıkla sonuçlanmıştı görevi.elmalı pasta kokusu alırken, sedyedeydi...

Cuma, Mayıs 29, 2009

yeddiemin

- bunları sana anlatırken aslında kendime de anlatıyorum, kimseye anlatmadıgımdan bir iç ses durumuyla anlattıgımdan,sesli soylediğimde bende aslında ilk kez duymuş gibi kulak kesiliyorum kendime.
-girizgah mıydı butun bunlar?
-şaşkınlıkla karşılama, düşük cümleler kurarsam yadırgama,inanmadıgım bir şeyi anlattıgımı zannetme diye hazırlıyorum seni.inanmanı saglamanın tek yolu bu.dönebilirim.bir önce söyledigim şeye zıt bir şey söylemiş gibi olabilirim.bunlar konu ile olan yuksek hakimiyetimin cumlelere tezahürünün bazen örtüşmemesi ile oluşabilen kucuk hafıza ve dil hataları.
-ilk kez soyleyeceksen,olayı bu denli teorize etmene şaşırdım doğrusu.
-aslında bu konuşmaya hazırlanmıştım,yazmıştım bir yerlere,okumuştum sonraları,kendimin bile ne söylemek istediğini bazen anlayamadıgımı görünce,ufak tefek notlar yaratmıştım dinleyiciye.
-yabancı bir duruş sezdim sende.
-neden?
-kendinin bile anlamadıgı bir şeyi insan nasıl söyler?
-ama durduramıyorum boyle ifade ediyorum, cok mu kötü
-bunu nereden bilebilirim
-dogruya
-dinlemeye başlasam seni nasıl olur?
-bak bu da doğru
-evet bekliyorum
masadan kalkarak mutfağa yöneldi, bir bardak su içip geri geldi, bir sigara yaktı, oda da bir süre dolandı, tahta döşemeden gıcırtılar geliyordu bazı adımlarını attıgında. eski bakımsız vardı bir evi vardı ama başka yerde kalamazdı.yadigardı.anıları silemezdi.
-evet yaptım.bilerek,bilmeyerek buna izin verdim.kendime iyi gelen herşeyde oldugu gibi sonrasını pek hesaba katmadım.yaşam denilen şey takvimler olmazsa anlık durumlardan ibaret.gelecek salı gününü bugunden işaretlemek bile,bu öngörülmezlik durumunda saçmalık.zaman her ne kadar 4.boyut gibi algılansa da kestirilemez bir kavram.gerçeklik ancak geçmişte yaratılan ve yaşanan fiziki durumların hafızanda bıraktıgı imge.hesaba katılmayan her detay senin süprizlerin, acıların, sevinçlerin.bir matematik model kurmanın imkansız olduğu bir alanda, yönetmeye çalışıyorsun kendini.bu açıdan çok zor.dugusallığın olmasa, beynindeki karmaşa yaratılmasa modelin öngördüğü basamakları geçmek kolay.
-başta yaptıgın açıklama kısmına şimdi hakvermeye başlıyorum.
-kötü mü
-dikkat kesilmem gerekiyor.
-net örnekler vererek açıklama yapsam daha anlasılır bir alan yaratabilirim diye düşündüm.
-ama uykum geldi
-iyi uykular o zaman
-yoo onun için demedim dinlerim.
-yok neyse boşver.
-küstün mü
-neden küseyim ki
-suratını asar gibi oldun
-karpuz yermisin
-yerim ama soğuksa
-bekle iki dakika, yeni çıkmış adana hemde.

Perşembe, Mayıs 28, 2009

diyaloglar

-ne zamandır bekliyorsun
-farkında değilim aslında zamanın, yarım saatle bir saat arası olabilir
-rotar durumu mu var
-panolara bakmadım, endişelenmeye başlamak için erken
-ben bir sorup geleyim
-sor ama kendine sor bana soyleme
-sen bilirsin
-fırtına var dışarda onun içindir dediler
-lodos zamanları beklenen bir şeydir
-guneyden kuzeye gitmek kolay bu durumda
-uçuyorsan evet
- peki dunya dönüyorya dönüs hızı da 1666 gibi birşey se
-ee
-o zaman havada asılı kalan biri hiç kıpırdamasa bu yolu katedemezmi?
-yerçekimini nereye sokacağına bağlı
-haa
-başka sorun yoksa ben gideceğim
-beklenen yolcu gelecekti hani
-bugun de gelmedi belki yarın gelir
-sorsan peki ne zaman geleceğini her gun bu strese girmesen
-bu hiç aklıma gelmemişti, gerçekten çok teşekkur ederim
-rica ederim.akıl akıldan üstündür

Salı, Mayıs 12, 2009

2 kişilik

2 kişilik olsun lütfen
misafiniz ne zaman gelecek efendim? servisi ne zaman alırsınız.
bilmiyorum yap sen kafana göre...
tabi efendim
karşı kıyıdaki ışıklı yer sanırım kandilli
o gemi de yunanistan bandıralıdır,insan gemiye aşık olur mu dersen olur derim
sen gidince başladı tam olarak aslında herşey
gidişini hiç istemedim...
düzelecek diye umarken daha da kötüye gittiğini anladım
yalnızlık en çok kaçtığım şey iken ortasında kaldım
sususluktan öleceğimi zannederken uyandım
ararken üzerimden düşen yorganı el yordamı ile onu buldum
parmaklarım hissetti
kendime hissettirmemek için direndim
kalkıp su almaya mecalim yok
gece saatin bilmem kaçı
terden ıslanmış yastığımı ters çevirip,tatlı bir serinlik hissedip
yeniden daldım rüyaya
3 ordan 5 burdan,o gelmedi,yetişemedim,koşamadım,köy yeri,deniz kıyısı
saat çalsa da kalksam

Pazartesi, Mayıs 11, 2009

alırsın ford olursun lord

-sessizlik iyi dimi?
-iyiymiş.kuş falan var, çimen kokusu,topraklama olayı için ayakkabılarımı çıkarttım.
-bu kötü koku ondan mı?
-o kadar değil saçmalama.
-yolu görüyormusun
-göremiyorum desem.
-araba geçene kadar bekle o zaman.
-ee nolmuş yola.
-hiç iste yol.bildigin asfalt.iki şerit.
-ee anlat yahu.
-o yol ki şehirleri birbirine bağlar,otobüsler geçer gün agarırken,sen yatakta bir sağa bir sola döndüğünde gelen gürültü odur.kamyonlar geçer.kimi kavun taşır kimi hububat.gün agardıgında sessizlik olur.sonra köyün minibusü gözükür.buradan baktığında çok yavaş ilerlermiş gibi görünür.neden.çünkü acelesi yok.gidecegi dakika bellidir.şehirden bir sonraki kalkış saati bellidir.senin acelen varsa sakın binme tavsiye ederim.
yabancı isen sıkılırsın yolda.tanıdıksan, tanıştıysan en azından alışırsın bu duruma.yolcular konuşur gürültülü, sürekli.hasattan,bugdaydan,hükümetten,mazot zammından,futboldan dem vurur erkekler.kadınların sesi daha az çıkar.fısıldayarak konuşurlar.onlar da ; bilmem kimin kızının kocaya kaçısından,turşu kurarken yaşadıgı zorluklardan,memed2in oğlu ali'nin askerden geldikten sonra bir iş tutturamamasından ama ayşe'yi anasına istettiginden falan.yabancı isen sıkılırsın hergün aynı muhabbetten.tanıdıksan kulak kesilirsin, anlamaya çalışırsın.şehir meydanına yakın bir camiinin köşesindedir durak.herkez orada iner.yolda inen az olur.
-hocam daldın gittin.bir yol dedin gidiyorsun.
-sıkıldın mı?
-yoo hafiften kestiriyorum.rüzgar sagdan hafif esmekte.serinlemekteyim.dinlemekteyim.
-aksam 17.30 da son minibüs geri döner.yeniden aynı düzende oturursun.herkesin yeri bellidir.
dönüş yolu daha uzun olur.şehir merkezinden bir türlü çıkamaz minibüs.kimse arabaya kadar taşımaz yükünü.gündüz dükkana emanete bırakır.akşam minubüs toplaya toplaya döner.kapıya yakın oturursan her seferinde inmek zorunda kalırsın.ağır bir çuvalın ucundan tutarsın,yeni alınmış bir masanın kenarından,bir bisikletin gidonundan,bir bidonun kulpundan....yaz vakti fena ter yapar.tıka basa dolunca minibus yola koyulur.bitti de gidiyoruz zannetme bir durak daha vardır ugrayacakları.somun ekmek fırını.fırıncı yol kenarına yapmış fırınını.önü bizim avm ler gibi otoparklı falan.inenler, inmeyenler, camdan sipariş verenler bir 10 dak sürer...ekmek kokusu sarar bütün minubüsü.sen kendine de al.yolda ekmegin dışındaki halka gibi şey iyi yenir.simit gibi olur.yiye yiye gidersin.camdan sigara bile içebilirsin.ineceğin yeri şöföre soylemene gerek yok.kimse söylemez zaten.söför halleder, sen strese girme.para inerken verilir.ayağa kalkınca aşmak zorunda oldugun çuvalalar,tenekeler,sepetler,aralara oturan minikler vardır,ellerine basmadan in.parayı camdan şöföre verirsin.stres yok.mesafe belli tarife belli..senin de yükün varsa, indigin yerde bırakabilirsin herşeyi.çalınmaz korkma.gidersin eve alırsın bir el arabası dönersin bıraktıgın yere. yavaş yavaş yüklersin .unutma herşey yavaş.acele yok.kaçan bir şey de yok.onun için seviyorum burayı.
-ne zaman döneceğiz.
-bilmem ne zaman dönelim.
-yarın dönsek mi ben sıkılırım buradan.
-olur.dönelim.yetişmemiz lazım hıra güre.
-ama işimiz var .
-dogruya para lazım.
-hadi kalkalım ayaklarım uyuştu.
-alacağım bir ford.olacağım bir lord.
-saçmalama....

Pazartesi, Nisan 13, 2009

meteor

buyukce bir bosluk oluşur meteor carpınca.
en yakınımda kim var ki ? en yetkilinizi cagırın bana.yonetim kurulu baskanınız gelsin,kralı gelsin.ben anlamam online işlerden.size 5865 mil öteden 6 gün önceden haber vermişim.daha ne yapayım.buradan deniz görür odanız.onu acık ve ferahtır her mevsim.bir isteginiz olursa size bir düğme kadar yakınız.
bavullarımı acmadan perdeleri actım.okyanusu da abartmamak lazım.bildigin deniz.denizden babam çıksa neden yiyeyim ki ? babam herşeyden habersiz, noluyo lan demez mi ? bu kadar yamyamlıgın ne lüzumu var.
domates ile peynir arar gözlerim masada ama yok.utanmadan continental breakfast yazmıssınız birde tanıtım brosurlerinize, yazıklar olsun size.yuvarlak donutsların arasına krem peynir surup yedim sadece.sabah sabah et mi yenir,buna resmen densizlik denir.
sigara içemiyorum hicbir yerde.restoranlarda kulluk bile yok.sen dunyaya sigarayı sat,kendi vatandasına icirme, guzel taktik.bırakma girisimlerim oldu donunce.bu feyzden etkilendim.basaramadım.

Pazartesi, Şubat 23, 2009

kelebek

zirkonyum mu dedin.zincir boynuma dolandı dedim yaa.komple sagır oldun hayatım.sabahtan aksama kadar kac kez yerimi sordum söylemedi serefsiz.pili mi bitti ne ? gps kullanmak sana iyi gelmedi.koordinat manyagı oldun.ya sıkıldım herseyden nihai sonuclar almak istiyorum hayattan.skorun oneminin olmadıgı maclar cıkarmak istiyorum.gelenle gidenin ayırt edilemediği yolculuklar istiyorum.konforlu otobuslerle.sol seritten sag seride aynaya bakmadan gozum kapalı gecmek istiyorum. yagmurda epey yagacakmıs dediler. yagsın berekettir.hem dolsun barajları yurdumun.kimse artık barajlardaki su seviyesinin grafiklerini yayınlamasın hava durumu bultenlerinde.hava durumu dedin de bilimde kaos konusunu acar gibi oldun.haa o konu cok bayat be hacı.butterfly effect hesabı.bir kelebek kanat cırpsa yasama sevincinden baska bisey gelmez aklıma.ne fırtınası ne kasırgası irdelemem.irdeleyen manyaktır.cahildir.safdiriktir.saldırgan tavırlara burunmeni eshefle kınadım.ama kızıyorum hocam napimm..ben insan degilmiyim.
sen simdi kucuksun de ondan butun bu olanlar. hele bir büyü geçecektir.hadi iyi geceler.