tag:blogger.com,1999:blog-127167892024-03-13T07:52:28.722+03:00UZAKUzak bir yalnızlık defteridir...pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.comBlogger145125tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-18158673015492920582023-01-23T11:39:00.004+03:002023-01-23T11:39:23.947+03:00Oğuzum<p> 11 sene oldu, kocaman adam da oldu. Küçüklük resimlerine bakınca şaşırıyorum. O büyürken ben küçülüyorum.Baba olmak ne mutlu bir işmiş.İyi ki doğmuş Oğuzum kuzum...</p><p>https://pseudoport.blogspot.com/2012/01/</p><div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-32236448998167505392021-05-19T14:49:00.002+03:002021-05-19T14:49:30.829+03:00Devam Yolları<p>Susuzluktan ölmek üzereyken uyandı</p><p>Sobanın ateşinin duvarda yarattığı gölgelerden korktu , rüyada mı uyandı mı bilemedi </p><p>Gözlerini elleri ile kontrol etti</p><p>Babasından kalan çakmağı el yordamıyla buldu </p><p>Sigarayı bırakacağına söz verip kendisine, yine yaktı </p><p>Kar yağışı durmuştu köpekler sessizdi </p><p>Oğlunun üzerini örttü</p><p>İki at savunmasının devam yollarına bakmak için kitabını açtı...</p><div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-76296512193965822002019-06-27T13:49:00.003+03:002019-06-27T13:51:20.530+03:00yaş kırk, kafa hala kırık<br />
<br />
yaş kırk kafa hala kırık<br />
<br />
küçükken kırk yaşındaki adamlar çok büyük gelirdi gözüme, şimdi ben kırk oldum, küçükken bir yanılgı içersin deymişim meğer, çünkü değişen bir şey yokmuş.<br />
<br />
Bedenen yorulmakla alakalı hadiseler cereyan ediyor zaman zaman , kırk yaşın verdiği olgunluk vs yok aslında , yeni çılgın umarsız bir şey yapmak için üşeniyorsun sadece. Az çok sonuçlarını bildiğinden yapmıyorsun. Sakinlikten öte köy yok biliyorsun.<br />
<br />
Sigarayı bırakmak için çabalarım sürüyor. Yeniden ilaca başladım . 10 temmuz gibi 20 yıllık arkadaşımdan ayrılmayı planlıyorum . ( Bkz. Uzun süreli ilişkilerde taraflardan birinin ayrılığı planlaması hk bir irdeleme , +- yayınları , ist 2006 )<br />
<br />
Dietle kışdan beri biraz kilo verdim , hedefim biraz daha vermek, dövme yaptırmayı düşünüyorum, ama ne yaptırcağımı bilmiyorum henüz , saçlarım hala iyi durumda , beyaz yok , ruh halim eskisi gibi söyleyeceklerim bu kadar sayın hakim<br />
<br />
-gereği düşünüldü , yaz kızım<br />
<br />
- sanık sözlü ifadesinde , istanbul ilinde yaşamakta olduğu<br />
-itiraz ediyorum sayın hakim bey , istanbul ili geçemedi ifademde<br />
-kaynakça olarak verdiğin kitapta geçiyor, atarım seni salondan dışarı<br />
-tamam hakim bey<br />
-yaz kızım devam , küçükken yaşadığı büyüklük algısında yanıldığını, yaşının kırk olması ile bir miktar olgunlaştığını, sigara bırakma, kilo verme, sağlıklı yaşama konularını yaşlanmanın etkisi ile kafaya taktığını beyan etmiştir.<br />
İş bu sanık beyanına göre 40 yaş sendromuna girdiğinden ötürü üzerine fazla gidilmemesine oy tekliği ile karar verilmiştir.<br />
-teşekkürler sayın hakim bey , adaletinize güvenim bir kez daha arttı. Şimdi özgür müyüm ?<br />
-Acı çekmek özgürlükse , özgürüz ikimizde...<br />
<br />
<br />
<br /><div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-69405813562456924162018-06-27T17:54:00.000+03:002018-06-27T17:54:42.175+03:00geçiyor günler 40 yaşına geliyorum , geçiyor günler , güneş doğuyor batıyor...<br />
<br />
Farkettim ki güneşin altında yeni bir şey yok ( bunu benden önce fark edenler de vardı galiba. bkz. eski ahit )<br />
<br />
Kırkına doğru olgunlaşırmış insan, yavaşlamak ve yaşlanmakla ilgili bence bu durum. Olgunluk sa bize hiç bir zaman uzak olmadı. ( kendimi övmeyi çok severim, -kim sevmez ki ? - kim sevmezmi ki ? - evet herkes sever , - herkes bizim gibi sevemez, - neyi ? - dedim ya işte , sen kimsin bu arada ne dalıyon ? - ben bişey demedim ya tamam- lan sus, çarpacam ağzına )<br />
<br />
yeni yaşımda , sağlık mutluluk ve huzurdan başka bişey istemem... ( bağla klişeyi oh ne rahat, yeni yıl mı hocam bu, bayram mesajı mı yazıyon sms ile - lan sanane - yok bişey demedim bu ne gerginlik, doğum günün bugün ayıp ama ! - ne isteyeyim sen söyle, sağlıktan önemli bişey var mı , ayrıca biraz da huzur ve mutluluk , gerisi boş. - tamam haklısın ama eğitim de önemli unuttun klişeyi - ne eğitimi aslanım memleketimi kurtaracağız ? - yok ben eğitimi demezsem eksikliğini hissedersin dedim sonradan acaba onu da söylese miydik diye dedim , ağzımdan çıktı bir kere özür dilerim.- tamam senin kafa bulanık uzatmayacağım ,rahat bırak beni , yeni yaşımı düşüneyim biraz)<br />
<br />
<br /><div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-42370979259267809092017-01-23T16:10:00.003+03:002017-01-23T16:10:47.423+03:00Oğuz ve Eren-Bugün oğuz'umun doğum günü , zaman çabuk geçiyor 5 yaşına gelmiş. Daha dün gibi hatırlarım doğumunu, bebekliğini...<br />
aslında bana dün gibi hatırlamama yardımcı olan Eren in doğmuş olması mı ?<br />
- Eren de kim ?<br />
-2. oğlum :) onun doğum gününe 11 ay var .<br />
-Allah analı babalı büyütsün baba<br />
-Amin kardeşim<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-7965343762300367792017-01-23T16:02:00.000+03:002017-01-23T16:02:04.453+03:00atlara su verirken farkettim, tepedeki ağaçlıklardan gelen uğultuları , korktum eve doğru koştum.<br />
<br />
soba yeni geçmiş , demlikte çay katran karası, sigara yaktım otomatik, duvardaki saatin tıkırtısı ve soba borusundaki rüzgar uğultusunu dinledim. Yağmurlar iyice artmadan odun kesmeliyim.<br />
Banyo yapmam lazım , en azından kafamı yıkasam fena olmaz. Bir de pire ilacı hayvanlara. Çarşıya gitmek zor. Köy minibüsünde lafa tutacaklar , yine saçma sapan konuşup, sonradan sinirleneceğim. Motor mu alsam kendime. Kışın kayar düşerim. Araba mı alsam ? mersedes 200d yeter, yok daha neler. ?<br />
<br /><div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-8584661176992499112015-06-22T15:46:00.002+03:002015-06-22T15:56:29.344+03:00Dedemin eviKocaman 3 katlı, koridorları 20 m ,750 m2 inşaa halinde duruyor, 1980 lerde yaptırmış. İçinde kendi dahil bir sürü insan yaşamış ama kimse masraf etmemiş.<br />
<div>
Ben 30 sene sonra dedem öldüğünde kaldım ilk defa. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Hayatımda gördüğüm en sinirli en acımasız adamdı, hiç tanışmadık , hiç kucaklaşmadık. Hep ondan korktuk kaçtık. Kimse ile görüşmedi. Babam, yıllar sonra hasta yatağına düşünce 15 20 gün gitti yanına sonra da öldü.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kocaman ev yaptırmış torunlar oğullar otursun diye ; hiç bir torunu o hayatta iken orada kalmadı. Kapıdan kovulanlar bir daha gelmedi. Yalnızlık içinde öldü. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Şimdilerde evinin bahçesindeki mezarına gidince sadece neden dede diyorum? Neden bu inat bu öfke biz sana ne yaptık ? </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Babalar gününde ordaydım. Artık ben de bir baba oldum dede. O yıllardır elektirik tesisatı dahi olmayan evine , babamla elektirik çektik. Salonun tesisatını bitirince babam , ''al işte bu kadar , ahh benim babacığım '' dedi. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Tüm gönlünde şevkat taşıyan babaların babalar gününü kutlarım. Senin de ...</div>
<div>
<br />
geçmiş<br />
<a href="http://pseudoport.blogspot.com.tr/2006/10/dede.html">http://pseudoport.blogspot.com.tr/2006/10/dede.html</a></div>
<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-40346827380338628832015-05-07T16:42:00.002+03:002015-05-07T16:52:31.975+03:00hava soğuktu ve kar yağıyordu...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" class="YOUTUBE-iframe-video" data-thumbnail-src="https://i.ytimg.com/vi/OFuv87DHs_w/0.jpg" frameborder="0" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/OFuv87DHs_w?feature=player_embedded" width="320"></iframe></div>
<br />
<br />
Kar yağıyordu , otoparka gelmişti , cd zaten çalıyorken arabanın camına düşen taneler dikkatini çekmişti. Müzik mi doğanın ritmine , doğa mı müziğe uyuyordu bilemedi. Sonra işine geri döndü, 3 ordan 5 burdan...<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-88191341417567275702014-12-24T17:14:00.001+02:002014-12-24T17:16:59.783+02:00Bin hüzünlü baykuş<img alt="kor-baykus-sadik-hidayet" src="http://static.idefix.com/cache/0/270/90653" height="320" width="210" /><img alt="bin-huzunlu-haz-hasan-ali-toptas" src="http://static.idefix.com/cache/0/270/315728" height="320" width="200" /><br />
<br />
Son yazımda oldukça sert bir,<br />
öz eleştiri,<br />
içsel bakış ,<br />
dışsal dışavurum ,<br />
çeşitli muhakemeler,<br />
şapkayı önüme koyup düşünmeler,<br />
kitapçılarda boş boş gezinmeler,<br />
kahvede latte alıp suskun suskun oturmalar,<br />
uzaklara bakıp bakıp heyy gidi diyip , neye heyy gidi dediğimi de bilmeden, kendi kendime bir sıkıntı varmış da derdimi söyliyemiyormuş gibi sıkılmalardan sonra...<br />
<br />
İki amcanın iki nadide eserini okudum. Hatırımda ne kaldı diye sorarsan bilmiyorum, sormazsan biliyorum.<br />
<i><b>''hayat nedir diye sorarsan bilmiyorum evlat, sormazsan biliyorum.''</b></i><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-44321630226996613382014-10-10T13:04:00.003+03:002014-10-10T13:04:51.318+03:00oku evladımm Kitap okuma alışkanlığımı kaybettiğimi düşündükçe içimi bir sıkıntı basıyor. Teknoloji ile birlikte anlık, hızlı, sonucu görmeye çalışan bir zihne doğru gidiyor insan. Uzun yazılar çıkınca okur gibi yapıp paragrafın ne anlattığını anlayıp kapatıyor başka bir şeye geçiyor insan. Zaman yetmiyor hiç bir şeye. Beynin söylediği bu.<br />
Ancak zaman neye yetmiyor. Ne yaptım ben diye bakınca gerilere, hiç bir şey de yapmamışım hafız diyorsun.Eski kitaplarımı yeniden okuyayım. En azından sonunu bildiğimden aceleci davranmam okurken.<br />
Bilge Karasu babaya geri döneyim, ardından biraz Oğuz abi, Tezer abla. Yoksa yavaş yavaş kavede okey oynarken bulacağım kendimi. Korkuyorum anne....<br />
<br />
<br /><div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-59171348290831623172014-06-09T14:57:00.000+03:002014-06-09T15:01:19.581+03:00hafız ağaAşağı yukarı her Facebook kullanıcısının başından geçen, ilkokul arkadaşı ile yıllar sonra buluşma işini biz de yaptık.<br />
Facebook kullanmadığım halde arkadaşım sağolsun bir şekilde ulaştı bana. Buluştuk muhabbet ettik. Buluşmanın ayrıntılarını aşağıda maddeler halinde sıralayacağım. Böylelikle hedefe ulaşan, okuyucuyu sıkmayan kompakt bir yazı olacak. ( Ahmet Hakan modeli)<br />
<br />
* 25 yıl sonra ''Eee ne var ne yok '' sorusu biraz havada kalıyor.'' İi nolsun bildiğin gibi '' diyemiyorsun<br />
* Mevzu 25 yıl önceki hatıralar olduğundan güncel hayat , mevcut durum, iş aş hakkında detaya giremiyorsun.<br />
* Özellikle benim isim hafızam cok zayıf olduğundan , ''o kim di yaa'' çok sık kullanılıyor cümleler içinde<br />
* Arkadaşımın anlattığı çoğu şeyi tekrar hatırladığımda , insan zihninin aslında unutmadığını, sadece o hatırayı geri çağıracak etkenlerin kaybolduğunu düşündüm.<br />
Aslında yazı yazma fikri de bu ilginç durumdan kaynaklandı. Şimdi gelin sevgili okuyucular bu konuyu irdeleyelim.<br />
Bir sürü olay , insan , duygu, yaşanmışlık hafızanda duruyor. Onları hatırlamak istemiyorsun veya hatırlatacak durumlar ortadan kalkmış. Bu noktada rüyalar geliyor aklıma. Rüya esnasında kontrol sende olmadığından saçma sapan,çok gerçekçi, daha önce yaşamıştım dediğin şeyler görebiliyorsun. İşte bütün işin temelinde hafızanın üzerinde adeta kapak gibi duran bilincin var.<br />
İnsan beyni ne karmaşıkmış be birader.Neyse kendi kendime yine uydurdum bir şeyler .<br />
<br /><div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-41487462352790514282013-08-12T12:42:00.002+03:002013-08-12T12:42:24.881+03:00Little Boy <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfRpy6NJbk56bE205uvvJJ6if-mH5osqRWHldL-i6M0U5-TPmL_5EHomo4eXp6bv8MjPEex2OnK991DoZsaubydUhlwF1bWNytvwCSOjKVzk5XJ5cyk2N4w1RoKCCmr7Xwun1o/s1600/485px-Tibbets-wave.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfRpy6NJbk56bE205uvvJJ6if-mH5osqRWHldL-i6M0U5-TPmL_5EHomo4eXp6bv8MjPEex2OnK991DoZsaubydUhlwF1bWNytvwCSOjKVzk5XJ5cyk2N4w1RoKCCmr7Xwun1o/s320/485px-Tibbets-wave.jpg" width="258" /></a>Radyo dinlerken rastladım, Hiroşimaya atılan bombanın yıl dönümüymüş. Atom çağı teknoloji haberi gibi algılıyor insan önce. Sonra radyo da bir siren sesi çaldı. ( sanırım tv yayını ile aynı anda radyoda yayınlanıyor) Japonya süper güç, insanları mutlu ferah refah ülkesi, aklına yine başka şeyler geliyor insanın. Algılayamıyorsun bir sürü kod var beynine işlenmiş.<br />
Ama o siren sesi o anın kaydedilmiş sesiydi, kocaman bir boşluk ve korku hissi yarattı bende. Senin devletin seni korur, insan hakları var , nasıl kullanacakmış kimyasal yada atomik silahları artık , klişeleri bir anda yıkıldı kafamda. Kocaman bir yalnızlık , kocaman bir boşluk hissettim. O bomba kente düştüğünde , ve bu bombanın daha ne olduğunu bilmeyen birilerinin üstünde patladığında ne hissetiler acaba ölenler ölmeden önce ? . Kocaman bir çaresizlikten başka.<br />
Birileri uçağıyla gelip senin yaşamının tamamını, (bütünü , herşeyini) sona erdirebiliyor bu dünyada. Senin arkanda kulak uğuldatan bir siren sesi kalıyor, atanların ülkesinde alkış kıyamet eğlence.<br />
Bir Japon olsam Amerikayı asla sevmezdim. Bir Amerikalı olsam 6 ağustos da insanların yüzüne bakamazdım. Bir Türk olduğumdan sıkışan trafikde işe gitmeye çalışırken düşündüm bunları ve sonra kornaya bastım önüme kıran kamyonetin sürücüsüne küfür ederek...Hayat çok kısa ve bazen çok acımasız<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-6749012825960744962013-07-18T13:50:00.001+03:002013-07-18T13:50:39.696+03:00duvar Bir duvar gördüm, önünden geçtim,arabadaydım<br />
Tren istasyonunun bahçe duvarı yola bakan,<br />
Üzerinde eski paslı bir demir korkuluk<br />
Kendisi iyice yaşlı,sıvaları kısmen dökülmüş.<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
Tren istasyonu epeydir orada. Duvar istasyon kadar yaşlı olmalı. Simdi istasyonları yıkıp yeniliyorlar.Muhtemelen duvarı da yıkacaklar. Arabadan 2 3 saniye görünce duvarı aklıma poloroid resim zamanları geldi. O zamanlardan bu zamana duvar hep ordaydı. Hala orada. Önünden nice insanlar arabalar geçti. Ama o hep orda. Bir zamanın tanığı. Ben belki annemin kucağında da geçtim ordan.Şimdi oğlumu annemlere götürürken de geçiyorum.Biz hep değişirken onun orada olması ve hiç değişmeden durması aklımı kurcaladı.Değişen hep insan, meta yapıldığı tarihi koruyor. O hala belki 1970 lerde olduğunu düşüyordur.Onu yapan usta belki ölmüştür çoktan.Demiri o zamanın demiri, betonu elle yapılmış. Onun umrumda değil hiç biri. Kimler geçti kimler geldi önünden. Acılar görmedi ,ayrılıklar,mutluluk ve hüzün...</div>
<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-18789435927055973402013-04-10T17:08:00.001+03:002013-04-10T17:15:23.361+03:00baharla gelenTasarım denince hemen dikkat kesilirim. Yeni tasarımlarımızla blogunuza yepyeni bir yüz kazandırın dediklerinde, hemen uygula bebeğim dedim.<br />
Bahar geldi ofise badana yaptırtırken ( yaptırtmak hep yüklemim olmuştur zira işçi çalıştıran aristokrat bir gelenekten gelmekteyim.) blogunda boyasını değiştirdim.Bence iyi oldu, karamsarlık özümüzde var ama hep koyu, gölge insan sıkılmıyor da değil. Arabada tindersticks dinle dinle nereye kadar.<br />
<div>
uçurtma uçurmak istiyorum, baharı görmeden yaz gelip geçmesin diye. hem bir tatlı oğlum var büyüyor her gün. Ona dün söz verdim evin üstünden geçen helikoptere huuu dediğinde. Azcık daha büyü biz de uçuracağız motorlusundan. önce elektrik motorlu alırız, sonra benzin motorlularından. Baktım kırmadan uçurabiliyorsun , uçak bile alabiliriz dedim. Anlamadı şimdilik...</div>
<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-75431729205722858702012-10-15T11:10:00.001+03:002012-10-15T11:11:31.249+03:00Deliler gibi okuyorum Sevgili kardom<br />
<div>
Gün geçmiyor ki yeni bir şeyler olmasın güneşin altında, hayat sürekli sürprizlere gebe değil mi kardo ? </div>
<div>
Değilmi ki dili bağlı sanatın, özgürlük kanadında kuşun.? </div>
<div>
Diyeceksin ki sen şimdi, ( gözümün önüne getirebiliyorum, imajinasyon diyorlar buna ) olum sen iyice asimile olmuşsun özünü kaybetmişsin affedersin ibne gibi bişey olmuşşun. Yok o kadar uzun boylu değil. Kitap dergi sanat edebiyat derken kafam değişti lan. Çiftlik işlerini senin tavsiyen üzerine, 45 yıllık deneyimli İbo dayıya devrettim. Hasılat paylaşımlı modelde çalışıyoruz. Oda mutlu ben de. Sonra sıkıntıdan kitap mitap okuyayım dedim. Bestseller denen yani sular seller gibi satan kitaplardan başladım okumaya. Önceleri bir pragrafı okurken daha pragraf bitmeden başını unutuyordum. Kafam almıyordu. Azmettim. Hatim ettim. Geceleri uyumadım. Mum ışıklarında kitaplar devirdim. Bir baktım bir iki ay içinde lehçem değiştiya la.</div>
<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-33289513389868527082012-06-27T16:40:00.001+03:002012-06-27T16:47:54.342+03:00Doğum günüÖnemli günlerde bir çentik atmak adına uğrar olsamda blog siteme, seviyorum yazı işlerini.<br />
Uzatmadan iyi ki doğdun diyenlere siz de iyi ki varsınız diyorum....<br />
Oğuz, annesinin eline tutuşturduğu kağıda yazılan mesajla kutladı doğum günümü, sonra kağıdı ağzına sokup yedi :)<br />
<br />
<br /><div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-56345396352684368952012-01-31T20:41:00.000+02:002012-01-31T20:41:21.669+02:00OğuzBir oğlum oldu...<br />
Söylerlerdi anlamazdım. Sevginin tarifi yok. Tatlılığın tarifi yok.<br />
İyiki doğdun...<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-25442875911029710812011-11-23T23:54:00.001+02:002011-11-24T00:08:27.075+02:00danalar gibi eğlendikKanka bu çiftliği babamdan devraldığımdan beri. Bir dakika mektuba çok hızlı girdim.Sevgili kuzenim ismail imamhatipli.Satırlarıma başlamadan önce selam ederim sana ve soranlara duyanlaraaa duymayanlaraa.Bu yazma işine biraz daha eğilseydim ilkokulda...ah şu eşşek kafam.Neyse ben içimden geldiği gibi yazayım.<br />
Kanka oğlum çiftliği devraldığımdan beri pederden,bir çalışıyorum bir çalışıyorum ki sorma, sabah 5 de kalkıyorum. Akşam haliyle çok yorgun düşüp yatsı ile beraber yatıyorum.<br />
Kanka olum işler bir yoğun bir yoğun anlatamam. Ne okuyacağım la demiştim ya sana, işte bu lafın altında kalmamak için paso çalışıyorum.Çiftlik hayatı daha basit oğlum.Sen sabah okula geç kalacam diye yardırırken afedersin, ben sobayı yakmanın teleşını yaşıyorum.Tavuklarım var kanka.150 tane oldu.Hergün 2 kez yumurta alıyorum, günde 300 yumurta.Çarp onları 25 kuruşla.Çarp işte, çarptın mı. O kadar para kazanıyorum günlük.Hem tavuğun ne masrafı var.Önüne koy yemi yesin, su içsin allaha baksın.Kanka dana işine girdim sonra, kurban bayramında 6 tane süt danası sattım. Buradan topladım köylerden istanbulda sattım.Dana başına 300 kağıt kaldı.6 tane vardıya yine çarp onları işte o kadar para kazandım.<br />
Kanka süt yoğurt deyip geçme acayip işler yapacağım.Hem kazanıyorum hem eğleniyorum. Geçen merada dana otlatırken bir eğlendik bir eğlendik, istanbulda sen bu kadar eğlenemezsin iddaa ediyorum.Bizim kör çoban varya bu salak '' hacı abi ben kör mör bu işi iyi kıvırdım haa ne dersin'' diye sordu bana bende oğlum sen çok azimlisin bu azimle çobanların efendisi olacaksın dedim.Bu saf da inandı.Biz bi eğlendik bir eğlendik sorma.<br />
Kanka, canım çok sıkılıyor.Okula yeniden mi başlasam.Sahibinden e ilan verecem satacam bu çiftliği komple.Sahibinden komple tesis diye ilan koyacam.Azıcık pazarlık payı vardır yazacam altına da.Kulağında olsun, duyarsan bana gönder iyi bir yatırımcı.<br />
Öptüm kardeşim.Kankam.<br /><div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-89686786953888308452011-11-02T22:55:00.001+02:002011-11-02T22:55:32.569+02:00Kısa replik-Sörf tahtası üzerinde gidenin mi yoksa dalganın mı topa sahip olma oranı yüksektir.? <br />
-Anlamadım? <br />
-Kim kimi yönetir anlamında dolu bir cümle kurdum ama anlamadın, her zamanki gibi !<br />
- Yaa yürü git kafamı ağrıtma...<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-3634951882968472912011-09-14T00:29:00.001+03:002011-09-14T00:35:39.380+03:00entellektüel oturumEntellektüellik hep tartışılan bir kavramdır benim çevremde. Entellektüel kişi nedir, kime denir, ne yer, ne içer, hangi iklimi sever gibi bir sürü argüman etrafında saatlerce konuşulan, baş geyik malzemesidir yıllardan beri.Entellektüel kişi ( bundan sonra entel olarak anılacaktır.) oturması, kalkması ile de bir çok noktada diğer kişilerden ayrışır. <br />
Boynumuza o fuları taksak ( o yeşil fuları mı hahahah) bizde komik durur adam takar cuk oturur, salaş bir canvas pantolan altına deri ayakkabı, üstüne şile bezinden yakasız gömlek giyip şöyle oturduğumuz zaman masada, elimizi koyamayız sağa sola, kollar fazla gelir bünyeye, kesmek ister insan birden bire.Hadi diyelim idare ettin durumu ama rahat olamazsın, igreti durur hatta iğreti hafif kaçtı iğrenç durur.Bütün bu biçimsel durumları yıllardan beri kotaramadığımızdan hep kot kazak gezip dururuz.<br />
Gelelim esas meseleye, mesele şu ki entel adam herhangi bir söyleşi, röportaj,tartışma vs. bir yerde otururken bile ben entelim der.Tespitim şudur ki ; entel adam bacak bacak üstüne attığında üstteki bacağı diğer bacağına daima yapışık olur ve neredeyse aynı boyda gözükür karşıdan bakıldığında. Ayrıca koltuga öyle bir oturur ki belinden hafif kaykılır ve kalk demesen orda bir ömür geçirebilir. Rahat tavırlarına birde kolların birbirine kah bağlı, kah çenesinin altında, kah kahve fincanından bir yudum çekerken ( fincana bakmadan, tek hamlede parmağı fincanın kulbuna geçirip bir fırt alıp bırakmak) gibi estetik hareketler eklendiğinde portre tamamlanır. Dersin bu adam entel hacı....<br />
Hala aynı acı.....<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-22596408815982675432011-08-19T17:21:00.003+03:002011-08-19T17:55:42.450+03:0040 fırın ekmekGüzel günler göreceğim, güzel günler geçiyor, anıları kaydetmek lazım adına başlattığım görüntü teknolojisi yatırımlarım hızla devam ediyor. Aslında yıllar önce ilk D-SLR fotograf makinamı aldığımda çıkış noktam iyi fotograflar çekip, bakıp, kendimle gurur duymaktı. Neyse çıkış amacımı revize ediyorum.Geriye dönüp bakabilir insan.Geçmiş deneyimlerinin amacının farkına sonradan da varabilir insan. İçinde insan olan hiç bir olgu bizden uzak olamaz.( konuyu dağıtmadan toparlayayım.)
<br />Vakit ve nakit avantajlarından dolayı, internetten bir hd kamara alayım diye girdiğim amazon.com, son alış-verişimde beni içinde bulunduğumuz durumun farkına bir kez daha varabilmem açısından oldukça şaşırttı.( Kime yazıyo la bu) Kolayca aldığım kamera için- bu arada youtube dan da hiç görmediğim bir cihaz hakkında çektiği videolardan, nasıl kullanıldığına dair oldukça faideli bilgiler de edindiğimi belirtmeden geçemeyeceğim-satıcı firmaya attığım teslimat süresinin erken olması hakkındaki ricamı anlatan maile, anında cevap gelmesi ve akabinde değişik alternatiflerin bana sunulması, hatta order amazon.com üzerinden standart kargo ücreti ile çıkmasına rağmen, benim seçtiğim kargo teslim süresi için, site üzerinden başka bir ürünü almamı sağlayıp, o para ile kargo ekstra ücretini ödemeleri, tüm bu işlemlerin aradaki 7 saatlik farka rağmen, mail üzerinden halledilebilmesi ve finalde fedex in internet sitesinden kargonun nerede olduğunu takip edebilmemi sağlamaları bana şapka çıkarttı.
<br />Öte yandan bu işlemler yapılırken kredi kartımla ilgili bir konuda gece aramak zorunda kaldığım ve 15 dakika bekledikten sonra, karşıma çıkan sevgili çağrı merkezi çalışanı bana ticari kartım olduğu icin sabah 9-5 arası işlem yapabildiklerini söyleyince 40 fırın ekmeği kimin yemesi gerektiğini anladım. Ben yedim.Sinirden. ( Küfür olmasa patlar insan )
<br />Dünya interneti kullanıyor, hemde en verimli şekilde, biz facebook da dünya birincisi olalım, aptal salak videolar paylaşarak, bilmem ne için 100.000 kişi bir araya gelelimle kandıralım kendimizi.
<br />
<br /><div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-21725185254177803482011-07-25T00:54:00.003+03:002011-07-25T01:10:29.184+03:00değişenler-hayat başta, bütünüyle...<br />-nasıl?<br />-Sevdikleri ile beraber mutlu huzurlu bir ömür geçirmekten başka ne ister ki insan<br />-Sevdiklerin de değişir.<br />-Sevdiklerin değişmez, kişiler değişir.<br />-Kişiler değişir anladık ama sevdiğin şeyler de değişir.<br />-Bir nasıl da ben derim<br />-Dondurmayı severken birden sevmez karpuz seversin<br />-Oralar çok sıcak galiba bu mevsim<br />-Evet<br />-Burda kış yaşanıyor ne ilginç değilmi tabiat<br />-Güney yarım küredesin anlaşılan, coğrafya öğretmenim beni yanıltmadıysa<br />-Aşağı yukarı<br />-Sıcak su ile soğuk suyun karışmadığını gördüm geçende duş alırken<br />-eee<br />-Boy abdesti alasım geldi<br />-Hemen geyik<br />-Bizde böyle<br />-Değişmeyen tek şey değişimdir ve aynı derede iki defa yıkanılmaz<br />-Ben yıkanıyorum, misal çocukluğumuzdaki dere aynı dere ve hala yıkanabilirsin istersen<br />-Ama yıkanmıyorsun dimi artık.<br />-Evet<br />-O zaman demek ki yıkanılmıyor.<br />-Aslında yıkanabilirim ama cocukken yaptıklarına simdi ne gerek var diyerek ket vuruyorsun.<br />-Ket?<br />-Ket vurma işte, engel olmak gibi birşey, hep kullanmak istediğim cümle listemdekilerden....<br />-Hazırlıklısın her daim. Listeler falan. Cok içten pazarlıklı gördüm seni.,<br />-Bilirsin bir cümle duyarsın saklarsın yeri gelince kullanayım gibi.<br />-Ne var başka<br />-Muaffak olursun işallah demek isterim konuşmanın bir yerinde karşımdakine<br />-Muaffak olursun umarım bu kafa ile.<br />-Değişim diyordun ya<br />-Uykum geldi.<br />-İki muhabbet edemedik yine, dağıttın gittin konuyu<br />-Değişim dinamik süreç içersinde, kendi mutlak mantığına oturur.<br />-Bunu düşünerek uyuyacağım<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-28399699402148312932011-07-15T00:22:00.004+03:002011-07-15T00:58:31.751+03:00sadelikGeçmiş yazılarıma bakıyorum da sonraları onları okuyamıyorum. Çok karışık geliyor, gözlerim yoruluyor, dikkatim dağılıyor çabucak. Halbuki sadelik öyle mi ?<br />Lisede edebiyat kitapların Nurullah Ataç ın denemelerini okur birşey anlamazdım. Adam dil, edebiyat, yalın anlatım der durur, ben hep seni düşünürdüm. Halbuki biraz anlamaya çalışsam belki bugün bu noktada olmazdım.<br />Sonra Bilge Karasu abimizin dünyasına rastgele girdim. Billur gibi bir dil falan diyesim geliyor ama tabirin kendisini sevmediğimden, ve de entellektüel bilgiden yoksun olduğumdan, inanılmaz diyorum sadece. Bir kelam sorsalar adamdan yana bana, al, oku, ak derim. Karşımdaki etkilenir tabi ama ben gerisini getiremem..Niksar da evimizde, küçük bir kuş kadar hürdüm.<br />Konuyu dağıtmadan, sadelik üzerine yazdığım deneme ile devam edeyim. Herşeyin sadesi makbuldür. Bugün sade maraş dondurmasının verdiği tat hiç bir dondurmada yoktur. ( Çok iddalı oldu bu cümle, bu satırları yazarken, cremario milano'da sevdiceğimle yediğim dondurmalara haksızlık mı ediyorum acaba diye düşünmeden edemedim. hele kavunlusu öfff) .Kamyonlar kavun taşır.<br />Sadelik konusu ile ilgili diğer örneklemelere dönersek, aslında basit her zaman güzeldir. Basitlik ve sadelik- yalınlık-her daim ilgi görmüştür. Ama biz bunun farkında bile olmayız çoğu zaman. Ambalajındaki sadelik, doğru renklerle kullanılıyorsa satılamayacak raf ürünü yoktur marketlerde misal.Aynı şey yazıda da geçerli.Sonra alem değişiverdi.<br />Mimaride de aynı yaklaşımla gözü yormayan, kullanıcının mekanda kendisini rahat hissettiği, simetrik ama aynı zamanda işlevsel tasarımlar,birbirini tamamlayan ancak birbiri üzerinden bütüne ulaşabilen düzlemler insana ferahlık hissi veriyor.Ayrık planlı, ama bir düzen içersindeki mekanlar, insanın madde ile olan ilişkisini adeta tamamlar nitelikde değil mi sevgili okuyucu. Ayrı su , ayrı hava, ayrı toprak.<br />Mevsimler ne çabuk geçiverdi, unutmak unutmak unutmak...<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-31677109863425027142011-07-13T00:30:00.004+03:002011-07-13T01:00:11.684+03:00gelişen internet teknolojisi hakkında-Saçma sapan bir başlık olsada, içimdeki düşünceyi ortaya çıkarmak, duraksadığım anlarda başlığa bakarak haa tamam deyip devam edebilmeme yardımcı olması açısından kalmasını yeğliyorum.<br />-buyrun efendim söz sizde<br />- Moruk ( bunu montajda çıkarabilirsiniz ama ben sana bir yakınlık duyduğumdan cümleme moruk diye başladım.Değerini bil.Şımarma.) internet mecrasına ilk girdiğim yılları hatırlıyorum da. Şimdilerde herşey çok farklılaşmış.<br />-Konuyu biraz daha derinleştirebilirmisiniz, hemen heyecana gark oldum.<br />-Sabırlı ol.Anlatıyorum evladım. Üniversite yıllarıydı, sene 97 falan. Okulun kütüphanesinde toplasan 20 bilgisayardan internete girilebiliniyor. O zamanlar mirc diye bir chat programı vardı, biz interneti o zannedip mal gibi bakardık ekrana, bir de hotmail den mail adresi almıştım ama mail falan atmıyoruz kimseye.Bilmiyoruz atmayı.<br />-Oooo çok sürükleyici bir serüvene doğru gidiyoruz.<br />- Mirc da ''asl'' falan öğretmişlerdi bize, paso millete asl falan diyip karşıdan bir şeyler gelmesini beklerdik.Zaten sıra ile kullanılıyordu internet, 1 saat süre sonunda tepene biri dikiliyordu.'arkadaşım süren bitti der gibi '' .Sonraları Altavista'yı öğrenmiştik ( simdi ki google hesabı ) arama yaparak yabancı sitelere giriyorduk.Tabii hızlar berbat, bir resim 1 saate açılıyor felan.<br />-Dayanılmaz heyecanlı, inanamıyorum.<br />-Lan makara geçme benle ağzının üstüne çarpacam bi tane.<br />-Yok hocam devam et, saygım sonsuz.<br />-Neyse hafız, gel zaman git zaman, internet gelişti tabii, gelişmeleri simdi anlatmama hacet yok. Lakin asıl söyleyeceğim şudur; Blogger olma, bir şeyler yazma hadisesi bende 6-7 senedir var. Simdi olay öyle bir hale gelmiş ki insanların kendini ifade edebildiği tek mekan internet haline gelmiş nerdeyse. Şöyle bir bakıyorum bloglara, twitter, facebook, falan filan, herkes kendisini bir şekilde ifade etmeye, hayran toplamaya, hit almaya odaklamış. Ne kadar iletişimin yüksekse o kadar adamsın durumu olmuş.<br />-Çok çarpıcı eleştiriler, olağan üstü.Ancak sizde yıllar sonra blog sayfanızı yenilediniz.<br />-Aslında ben blog sayfamı da değiştirmeyecektim de baktım uyarı falan mesaj bişeyler çıkıyor, mecbur sayfa düzenimizi değiştirdik. Ama başka bloglara bakıyorum, yanda şarkı çalıyor, ordan fotograflar akıyor, tweett yazıları bir yerden yükseliyor, bu ne kardeşim diyorum. Takip etmiyorum zaten, gözüm ağrıyor. Sade olsun yazılar, yumşak yumşak okuyayım istiyorum.<br />- Üstad kırdın geçirdin beni çok keyifli çok çarpıcı bir röportaj oldu.<br />-Dalga mı geçiyon ciddi misin anlamadım, o yüzden bir uzaklaş yanımdan.<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-12716789.post-3386270087014641442011-06-27T22:05:00.002+03:002011-06-27T22:14:29.188+03:00Doğum Günüm32 oldum, zamana çentik düşmek için bir iki satır yazma bahanesi ile geldim.Oturdum karşına.<br />Yazacak havam da yok.Yıllar geçiyor, kuşlar uçuyor hala... Sevdiklerimle beraber nice uzun yaşlarıma...Amin.<div class="blogger-post-footer">uzak</div>pseudonymhttp://www.blogger.com/profile/06632042265004594915noreply@blogger.com1