Pazar, Ekim 30, 2005

tatil

uzun zamandan sonra kucuk bir tatil yapabilecegim haberini bugun gelen bir fax ile ogrendim.defterime tatil planını yazdım.bayramın 1.gününü uyuyarak geçirecegim.misafir gelirse de hasta yatıyor dedirtecegim kendime.ikinci ve akabindeki gunlerde de katabolizm le kucuk bir yolculuk yapıp, bize en yakın karadeniz kıyısına atacagız kendimizi.kalacak yer,ulasım sorunu ve finansman konularını simdiden çözdük.şeker yiyelim,uyuyalım,temiz hava alalım,biraz kendimizi dinleyelim.cok sey istemiş gibi biraz endişeli baktım en son yazdıklarıma.umarım onumuzdeki 3 gun de bi aksilik cıkmaz.cıkmaz dimi? çıkmasın.ya çıkarsa.çıkmaz dedik ya...

Perşembe, Ekim 27, 2005

kördüğüm

hiç aralık yok.hiç durmak yok.sürekli koşuşturuyorum.ortada bişey de yok.bir işi profosyonelce yapan birini görünce hayran oluyorum.herhangi bir iş için kurulu ve çalısan sistemleri görünce imreniyorum.düzen nasıl kurulur bilmiyorum.cok düzensizim.basitleştirmek lazım sanırım herşeyi.kısıtlamalı.kapasitenin üstünde kullanmamaya çalışmalı.bölünmemeli.
zamanı etkin kullanamama sorunuyla ilgili bir takım tedbirler aldım.kocaman bir not defterim var sürekli açık.karınca geçse masamın altından yazıyorum.unutkanlık sorunuma bir çözüm bulamadım henüz.yorgunluğa ve çok çalışmaya bağlı dedi doktor.vücüdun sen istemesen de tepki verecektir dedi doktor.demesinin akşamında tansiyonum düştü,gidip geldi ekran.ballı su içirdi sekreter.balkona çıktım.gökyüzüne baktım bir sure.üzerime hırka getirdi sekreter.şevkate ihtiyacım varmış.kendime geldim.yüzüm güldü.döndüm masamın başına.kendimle ilgili problemleri çözmeyen ben, problem çözmek için bir işin başında yetkili olarak bulunuyorum.çelişkili sanki biraz ama hadi bakalım hayırlısı...ya herşeyim ya hiçim, sorma dünya ne biçim, bir kördüğüm ki içim, çözdükçe dolanıyor

Salı, Ekim 25, 2005

gece gezmesi

kuru dalların arasından yuruyorum.karsıda iki kisi bekliyor.sigaranın ucunun atesinden anlıyorum iki kisi olduklarını.adımlarımı daha temkinli atmaya baslıyorum.ay ısıgının dağdaki beyaz kayalara vurup yarattıgı aydınlıktan faydalanarak yuruyorum.cebimde birkaç kovan,elimde dedemden kalan yadigar huğlu.kimden kaçıyorum ki bu kadar telaş icindeyim bilemiyorum.birden deniz kıyısında buluyorum kendimi.kumlar soguk.yurumekte zorlanıyorum.soguk kumlara uzanıyorum.deniz kabartılı yine.kıyıya çarpan dalgalar ayaklarımı ıslatıyor.gunes cıkana kadar bekliyorum.ufuktan bir gemi geçiyor.arkama geldigim dağa doğru bakıyorum.evlerin kiremit çatılarını gorebiliyorum.gün dogmaya baslıyor demekki.simdi onlar nerdeler.ben neden buralara kadar geldim.kumsalın ustundeki şehirler arası yoldan,hızla otobusler gecmeye başladı.geri dönsem, onlar bekliyormudur hala beni.kovanları kontrol ediyorum.yola koyuluyorum.uzun kavak ağaçları rüzgarla birlikte yere yattı yatacak.kargaların sesleri ürpertici.çalılıklara yanasıp yürürsem,yüksekten bakanlar beni göremez.bir arabanın farı gözüküyor ilerden.çalılıklara atlıyorum.bekliyorum.sabah tarlaya giden isçileri tasıyan bir anadol kamyonet.plakası tanıdık.onemsemiyorum.evime geliyorum sessizce.emaneti yerine bırakıyorum.kimselere duyurmadan yatagıma geciyorum.uyandığımda bunu kimseye anlatmıcam.

Cumartesi, Ekim 22, 2005

alıskanlık

gunde 3 pakete varan sigara tuketimimi, ani bir kararla,bu sefer yarıda bırakmayarak,simdilik 4 dal seviyelerine cektim.fizyolojik bagımlılık hadisesini nikotin bantlarıyla,psikolojik bagımlılık hadisesini irademle cozmeye calısıyorum.alıskanlıkları yıkmak ne kadar da zor.el alıskanlıgı ile her hareketimin arkasından sigara paketi ile yakınlaştıgımın farkına,onu cantamın diplerine atıp,cakmaklarımı çöpe attıgımda anladım.sabahları cigerlerlerin agrırken uyanıp,buna aldırmadan, sanki bu agrının müsebbibi o degilmiş ve hatta ondan cekilen sıcak bir iki nefesin agrıya iyi gelecegi düşüncesi ile yaktıgım sigaraları düşündükce,kendimi kotu hissediyorum.bir insan bir maddeye bu kadar baglanmamalı.hangi boslugu dolduruyor da bu denli vazgecilmez oluyor onu sorguluyorum gunlerdir.bir nevi acizlik aslında.icen herkes ictigine lanet okuyup,okudukca bir nefes daha cekiyor.cok zorlu bir iki parkur var onumde.simdilik yemeklerden sonra yakılan sigara kısmını-ozellikle kahvaltıdan sonra yakılan ilk sigara- basarıyla gectim.sitresli ve sinirliyken icilen sigara kısmını gectim.dişleri fırcaladıktan veya mentollü bisey yedikten sonraki kısmında-ki bu kisiden kisiye degisir- takıldım.icki icerken,sexden sonra ve kar yağarken kısımlarından biraz korksam da o parkurları da gecmeyi umuyor,icen arkadaslarıma da cok zavallısınız demekten kendimi alamıyorum.guzel gunler gorecegiz gunesli gunler, motorları maviliklere surecegiz...

Cumartesi, Ekim 15, 2005

balkon

sabah olmak üzereydi.birden uyandım.saate uzandı elim.alarm calmadıgına gore daha vakit var dedim.üzerimden battaniye yere düsmüs.gece su içmeye, tuvalate kalkan ev sakinleri kötü alıştırmıs beni.simdi kontrol eden de yok, oksurdugumde bir bardak sıcak süt getiren de.bunlara alışmak ne kötü, hazırlıklarımızı mutlak yalnızlığa göre yapmamışız demek ki.oyle ise buna üzülmekte anlamsız.kalktım yataktan.bir sigara yaktım alışkanlıkla.içemedim.ciğerlerimde bir ağrı.kalbimde bir sızı...

tüm yolu ve uykusuzluğu göze alarak eve dondüm ertesi gece.dış kapının anahtarı yok.zile bastım mecburen.diafondan uykulu ve korkulu bir sesle '' oglum sen misin '' dedi annem.otamatige bastı.yine alışkanlıkla posta kutusunu kontrol ettim.ikiser ikiser cıktım basamaklardan.evde bir sessizlik.evin alıstıgım kokusu geldi burnuma.ayak üstü konuştuk annemle.uykusunu bölmesin diye kısa kestim konuşmayı.mutfakta yenmis yemek tabakları.tencerelerde aksamdan artan yemekler.ısıtıp yiyemeyecek kadar yorgunum.ayak üstü tencereden bir kac lokma atıştırıp, duşa girdim. yatagımı hazırlamış annem.yatacagıma söz vererek ugurladım onu ama yatamıyorum.balkona cıktım. yıldızlara bakıyorum.hafiften üsüyerek.büyük ayı nereye kayboldu ? ne kadar uzağa gitmiş ve tavanın şekli iyice dönmüş.demek ki en son bir yaz gecesi bakmışım ona bu balkondan.memleket mi yıldızlar mı gençligim mi daha uzak...

Salı, Ekim 11, 2005

otel

Kalabalık kadıköy sokakları.derdim bir an once gidip uyumak.insanlar hızla gecip gidiyor yanımdan.yüzlerine bakmıyorum.kafamda bir dusunce.otelin oldugu sokaga alışamadım.esnaf tanıdık bildik degil.resepsiyondaki zile, resepsiyonist ( piyanist ) karsımda oldugu halde basıyorum. iki dakka ayak üstü geyik yapıyorum onunla, bana not bırakan oldu mu? lobiye geçecem, odama cıkıyorum ve rahatsız edilmek istemiyorum, sabah beni 7 de uyandırınız ( bu konforu yasayamadık, 8 e dogru kendim uyandım o gecenin sabahında, keske telefonun saatini kursaydım,guvenmeseydim onlara) herhalde delinin teki bu diyordur arkamdan.

oda nasılda soguk. camdan kadıkoy meydanı gozukuyor.ne kadar ıssız.çöpçüler, taksiciler,tinerciler ve eve aceleyle giden bir kaç kişiden başka kimse yok. iskelenin üstünde gece uçuşan martıların beyazlıgı.haydarpaşa garının heybetli görüntüsü.benim yalnızlıgım.odadaki eşyalarda bi sevimsizlik, başkaları defalarca kullandıgından onlar da ait degil gibi buraya .televizyonu açıyorum sesi kısık izliyorum.uykum gelmiyor.gelmiyor.gelmesin.

Perşembe, Ekim 06, 2005

devinim

baharı gormeden yazı geçirdik.bakalım sonbaharı gormeden kış geçecek mi ? hep bir bilinmezlik geleceği düşünmek, ama günler geçip gidince hiçbir şeyin değişmediğini görüyorsun. yaşlı insanları çok bilgili zannederdim küçükken.ama aslında onlar da bir şaşkınlık icinde ne yaptıklarını hatırlamaya çalısıyor bence. bir kaç kücük yaşanmışlık dersi dışında bişey öğrenemiyorsun. sen duruyorsun o dönüyör. devinim bu mudur?

açık bir bilince doğru ilerliyorum günden güne. zihnim açılıyor.bunu seziyorum.ya alim olacaz ya deli arası yok.bundan endişe etmiyorum.cemberin dışında kalırsak, kendi çemberimizi yaparız.

günler geçti.tarabya günlerimiz bitti.nasıl da alışmısım oraya.denizi özlüyorum bazen. simdi bir dağın altındayız. buraya da alışırız nasılsa.dağın tepesindeki su kuyusuna motorla gitme planlarımı yapmaya başladım. önkeşif çalısmaları bile yaptım.umarım askeri bir alan değildir.

bütün bu karmaşanın arasında, birini çok sevdim. küçük dünyamızdaki yerini aldı.hiç gitmesin isterim ama gidecekse de durduramam onu. ben burdayım siz nerdesiniz...

Pazar, Ekim 02, 2005

dügün

abla evleniyor. evde bir telaş. bana coook uzak evlilik. ona gun kadar yakın. bir yastıkta kocasın. hiç aglamasın.