Salı, Mayıs 24, 2005

ask bu mu sevda bu mu hayat bu mu

sen ne zaman oldun ki sensizligi dert ettim icime.yoklugunu aratmadın.varlıgın ne zaman belirdi.ayaklarım tozlu.kalbim yorgun.bir sevda masalı hep kurguladıgımız,gerceklerle ortusmeyen.teori pratik celiskisi ile dolu uzun bir hayat var onumuzde.sokakta yururken yanımdan gecen sen miydin yoksa...ben inerken vapurdan senmi biniyordun .kelimeler ortusmuyor bazen tariflerde.yabancı kalıyor insan kendine bile.aradıgın ne? beklentiler yuksek tutulmamalı hayatta.minimize etmeli herseyi.simge durumuna kucultmeli..iyi sebeplerin olmalı elinde cektigin acılara dair.kelimelerin olmalı gerektiginde acıklama yapabilecegin.sebepler bulmalısın yasadıgın sacmalıklara.ruhun daralır yoksa.kacmak en kolay cozum.kactigin yer kacacagın yerden ne kadar farklı.buldugun cozum sorunun ne kadarlık kısmına derman.askın tanımı nedir ? mutlu ask neden yok.ne kadar sevebilebilirsin bir insanı.nerede biter sevgi.nerede baslar.seni severken kendimi sevdigimin farkındamısın acaba?gel desem gelecekmisin uzaklara...

Çarşamba, Mayıs 18, 2005

baharı gormeden yaz geldi gecti

erik agacından erik topladım.mahsül tükendi.agac epey kucuk ama epey bir nufusa baktı.takdir ettim agacı.boyundan buyuk işler basardı.deniz bugun dalgalı.cepheden (kuzey-batı) deli bir ruzgar esiyor.mavimsi yesilimsi bir renk var.bu rengi seviyorum ( o da beni seviyor mu acaba )yunuslar suruler halinde gecmeye devam ediyor.suyun uzerine cıktıklarında parlak derilerini gorebiliyorum.kaygan ve etli vucutları var hidrodinamik bir formda.yorulunca nasıl dinlenir bu hayvanlar.asılı kalmak icin yine bir efor gerekli suyun icinde.dipte de yatamazlar akcigerleri hava ile calısıyor.isiniz zor dedim oradan ayrılırken yunuslara.baskalarının sıkıntılarını dusunmekten kendi sıkıntımızı unutur olduk.insan yalnız dogar ve olur ise eger, biraz da gamsız olmalı zannımca.bana dokunmayan yılan ne yaparsa yapsın.dokunursa dusunuruz.gelecege dair hazırlıkları da kaldırmalı hayattan.o gunlerin gelecegi kesin mi? neyin mucadelesi.hayal kurmalı insan ama buyuk hayaller kurmalı.kucuk hayaller dert edilecek kadar kompleks degil gunumuz yasam tarzında.okulu bitirirsin.askere gidersin.evlenirsin.cocugun olur.emekli olursun.torunların olur.bir hastalık cıkar karsına.hastane tedavi falan filan.bir bakarsın ki game is over and you lost.yasamak bu mudur? icip icip kudur yada efendi ol tercih senin...

Salı, Mayıs 17, 2005

alabildiğine

Öyle bir zamanda yaşamalıyım ki
Özlemeliyim seni alabildiğine
'Kuşlar uçarken avludan'
Seni yalnız yalnız bunun için sevmeliyim
Birdenbire zaman durmalı
Aklıma gelmeli sensizliğim...

alabildiğine

Issız bir çöl olmasını istiyorum zamanın
Canım sıkılmalı alabildiğine
Dingin akşamların sessizliğini yaşamalıyım
Ve hayal kırıklığına uğramalıyım
Seni gördüğüm zaman...

Pazartesi, Mayıs 16, 2005


liman

aynı gökyüzü

saat yeniden caldı.bes dakika sonra calmak uzere yeniden programlandı.zaman kısalıyor.beynimde bir sızı.nerdeyim simdi.gunes ısıgı yine yuzume vurmuş.buyuk bir perde almalı odaya.ruya ile gercek arası bir yerdeyim.susamıs dudaklarım.yorganı uzerimden atmassam yine dalacam uykuya.televizyon acık kalmıs.sabah saatlerinde cizgi filim oynuyor.ruyamda tom jeri yi yakalamıs yiyordu ne alaka demistim simdi anladım.gozlerim ısıga alısamadı.corap pantolon vesaire her biri bir yerde.denize bakıyorum yada bakamıyorum.ısıgın yansıması.sabah gecen otobuslerin asırı gurultusu.kapıyı kilitledim demi cıktım acık mı kaldı paronayası.bahce serin.sabah sporu yapmalıyım.yok once kahvaltı yapmalıyım.
ogle arası.deniz kasabası.zengin semt.yatlar kac paradır acaba.bir yatım olsa adını ne koyarım.simdiden baslamalı dusunmeye.al bi sıkıntı daha hic yokken.gezinen yaslı turistler.son dakikaların sitresi.gunes yuzume vuruyor.tepelerde gorkemli evler.hızla gecen yuk gemisi.akdeniz gunesi adı.guzel isim.gecen gece gormustum.luks bir yatın adı yılkı.taktir ettim sahibini.bi paket sigara iki cikolata ne kadar borcum.fener yine mi yenildi.saglık olsun.
aksam cıkısı.yine yorgunluk.karnım tok.uykum cok.toplantı notları.is programı.mesai gerekli yine bu gece.sabaha hazır olsun talimatları saga sola.aksam serinligi.balık tutabilirmiyim acaba bir olta alsam.stajer balıkcı olarak su yaslı amcanın yanında baslayayım.bir el kitabı mı alsak.capari ne, derinlik kac metre, kefal e ne takılır, yogurt kovasının standartları ne,soguktan korunma yontemleri neler,en iyi marka kamıs hangisi, oltalar neden bir birine karısmıyor...kimse neden konusmuyor...bu ciddiyet ne...
geriye baktım bir sey yok acaba ilerde varmıdır...cok dusunen mi bilir cok gezen mi...

Pazar, Mayıs 15, 2005

deliliğin sınırları üzerine...

Yapılan eylemler yaşamın kıyısında dolaşmaya başladıgında deliliğin sınırlarıda belirmeye başlar. Aslolan kendini sınırda tanımlamaya başlamaktır. Korkudan arınmak, deliliğe bir adım daha yaklaşmaktır.
Tüm insanlardan uzak ta kendi varoluşunun tadını çıkarmaya başladığın noktadır delilik.Yalnızlık değildir insanlardan uzakta olma -gölgesi düşer sadece yalnızlığın- Uzak ta tanımlayabilmektir kendini delilik.Varolan en son bireysellik noktasıdır. Tüm bireysel varoluşun en renkli taraflarının, uzay somutundan uzaklaştığı dördüncü boyuttur.Düşünsel eylemin bile ulaşmakta zorlanacağı tecrit edilmiş bölgedir....

Uzakta olmak

Özlemin farkına varmaktır uzakta olmak. Özlemle yoğrulmamış uzaktalığın tanımı yapılabilir mi yada özlemeden neye uzak olduğunun anlamı varmıdır?

kaybedilenlerin gerçekliği üzerine...

Uzun zamandır mistik coşkuları biriktire biriktire gerçekliğin dışında umutlara sahip olduğumu,anlık hazları hep sonraya erteleyerek, geleceği beklentiler yumağı haline getirdiğim gerçeğiyle şimdinin gerçekliği arasında boğuşuyorum.Biriktirmekten , üretmekten ve paylaşmaktan yana tavır koymak gerekirken tüketmenin çoşkusuyla (çoğu zaman da müdahale etmenin gerekliliğini bilinçli yada bilinçsiz gözardı ederek) ilişkilerimizi hapishaneye çevirmekte usta olduğumuzu bir kez daha kanıtladık.Geçmiş yaşamlara bir alıntı olarak kurduğumuz hislerin güzel bir kandırmacayla kendimizi avuttuğumuz bir oyuna dönüşmesi , ego tatmininin güncelliğimizi belirlemeye baslaması, bir parçamızı daha kaybettirerek gösterecekti eksikligini...Üzülmek yerine direnmenin daha gerekli olduğu yeni bilincimiz olmalı...
Yaşananları inkar etmektense , pişman değilim demek herşeye rağmen yabancılaşmadığımızın bir göstergesi olsa gerek..!

Cuma, Mayıs 13, 2005

bilinç akışı

yağmur sıkıntısı,cigerlere işleyen nem,rüzgar,yaprak şıkırtıları,üzerim ince,taşlı yol,telaşlı bekleyiş,sigara dumanı,toz,dolu gecen minibüsler,yolu kesen çizgiler,kuvvetli esen lodos,çeşmenin uzerindeki desen,kahve ve çikolata,sahte sevinçler,çalmayan telefon,6.30 a kurulmus saat,uykusuzluk,ayağımın altında cıtırdayan yaprak,uzak evlerin tüten bacası,kiremit dizilişleri,bahcedeki traktor,derme çatma çitler,günün agarması,kapıda hala yanan lamba,sabah sessizligi,yol çizgileri,20 m aralıklı elektirik direkleri,5 sn de 6 direk,86 km hızımız,6 saat yolumuz,arabesk,sallanan araba süsü,dolan küllük,asfalttan yankılanan lastik sesi,ısınmıs su şişesi,bu kose yaz köşesi,turkuaz rengi deniz,kaybolan yıllar,boşa gecen dakikalar,tembellik,18 saat mesai,kapıda bekleyen fedai,gürültülü müzik,canlı ortam,bagırarak konusmalar,su katılmıs bira,su katılmamıs geyik,yuksek agaclar,uzun cimenler,dizlere kadar ıslanmıs pantolon,toprak kokusu,ölüm korkusu,dönüm noktası,pik deger,limit aşımı,beklenen deger,beklenmeyen misafir,gecen günler,ucurtma tutkusu,yuksek gerilim hatları korkusu,sehir hatları vapuru,çay simit sigara, rakı beyaz peynir kavun üçgenleri,saç ayagı,sobanın üzerinde kurutulan çamasır,kurutulmus ekmek,tereyağlı yumurta,pazar kahvaltısı,kucuk hesap bankası...

Salı, Mayıs 10, 2005

bosluga yazı yazabilmek

dertler derya olmus bende bir sandal
neredeyim bogazdayım, ruzgar neden her daim sırtımda, gecen buyuk gemiler ne tasır,karsı kıyı neresi,balık tutan adamlar kim ,bunların hic isi yok mudur yada isleri mi budur,bizim isimiz neden bu kadar zahmetli,dogustan sans denen bir sey varmıdır,cigerlerimdeki agrı neden,sigara saglıga ne kadar zararlı,memleket mi yıldızlar mı gencligim mi daha uzak... gelecek ne zaman gelecek yada gecmis ne cabuk gecti, bugun ayın kacı, bugun gunlerden ayrılık aylardan huzun sarkımıydı siir mi,bosluga yazı yazabilmek kolay mıdır , okuyanı yine kendi olabilmek zormudur,dahillik ile delilik arasındaki ince cizgi kac mm , sınırlar nerede baslar nerede biter , sınırları kim cizdi,bu duzeni biz kurmadık bozacak olan kim ( buda sarkımıydı siir mi sorusu yeniden ) nereye kadar tasarlanabilir hayat, teori pratik iliskisi hic yurumez mi , sikayet edebilecegimiz bir mercii varmıdır,kim nerede nezaman nasıl neden nicin den baska soru soramaz mı gazeteciler, siirin onculerimidir bes hececiler,hic uyumaz mı gececiler, kafiye sorgusu,duz yazıda kafiyeli yazma sevdasının adı aliterasyon mu iterasyon muydu,kafamı toparlayamıyorum,ne zaman geleceksin buraları gormeye bu yagmurları dindirmeye

Pazartesi, Mayıs 09, 2005

hiss-i kabl-el vuku

insanı karartan ve yalnızlıga iten ne varsa uzak olmadı bizden...
yuzumuz gulmedi
yuzumuz hep gulecti buna ragmen...
anlamlı kelimeler icimizi bogdu.
anlamsız muhabbetlerin muptelası olduk bu yuzden...
kelime oyunları oynar olduk
ogrendigimiz herseyi bozduk komiklestirdik anlamını saptırdık...
bir yalnızlık hikayesi aslında tüm bunlar
bir kacıs tarzı gerceklerden...
insanın kendine mektup yazması dönüp dönüp onu okuması
yalnızlığında otesidir....

Cumartesi, Mayıs 07, 2005

geciyor gunler omrumuzun baharı

uzak ne kadar uzak olabilir gitmeden...
nereye kadar sabredebilir insan..
başkaları gitmiş olur, gidince; Bir sen yakınsın uzakta kalınca